Usulsüz Tebligat Halleri
Giriş
Hukuk pratiğinde tebligat işlemleri, kimi zaman özenli yürütülmeyen, hatta ihmal edilen adımlar arasında yer alır. Oysa ki bir yargılamanın hukuka uygun biçimde ilerleyebilmesi için tarafların süreçten haberdar edilmesi zorunludur. Bu bildirim, doğru kişiye, doğru yöntemle, yasal süre içinde yapılmalıdır. Aksi halde yapılan tebligat, şeklen tamamlanmış görünse bile hukuki sonuç doğurmayacaktır.
Usulsüz tebligat, bir usul hukuku normunun ihlal edilmesinin ötesinde, tarafların yargılama sürecine etkin bir şekilde katılmalarını engelleyeceği için, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına da gelir. Bu nedenle, tebligat işlemlerinin, usule uygun biçimde yapılması büyük önem taşımaktadır.
Bu incelemede, uygulamada sıkça karşılaşılan usulsüz tebligat örnekleri ele alınacak; hangi somut durumların mevzuata aykırılık teşkil ettiği, ilgili yargı kararları çerçevesinde değerlendirilecektir. Amaç, uygulayıcıların karşılaşabileceği sorunlara dikkat çekmek ve tebligat işlemlerinin hukuka uygun biçimde tesis edilmesine katkı sunmaktır.
TEBLİGATIN YAPILACAĞI ADRES
Tebligat Muhatabın Bilinen Son Adresine Yapılmalıdır
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. Maddesi uyarınca, muhataba yapılacak ilk tebligat, bilinen son adresine yapılmalıdır. Ancak, adresin bilinmemesi veya tebligata elverişli olmaması durumunda, muhatabın yerleşim yeri adresi bilinen son adres olarak kabul edilip, bu adrese tebligat yapılabilir.
“O halde adı geçenin bilinen en son adresi araştırılmadan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine göre dava dilekçesi tebliğ edilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 14. H.D. 2016/16950 E. 2017/544 K. 24/01/2017 T.)
İlk Tebligat T.K. 21/2 Şerhi ile Tebliğ Edilemez
Muhatabın bilinen son adresine veya 10. Madde mucibince yerleşim yeri adresine yapılacak ilk tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. Maddesi uyarınca tebliğ edilmesi usule aykırıdır.
“…muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. Maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. Maddesi kapsamında bilinen adrestir.” (Yargıtay 14. H.D. 2018/1293 E. 2018/5765 K. 18/09/2018 T.)
Muhatabın “Muvakkaten” Başka Yere Gitmesi
Tebligat Kanunu’nun 20. Maddesine göre, muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği, 13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerde sayılan kişilerce beyan edilirse, tebligat bu kişilere yapılır. Beyanda bulunan kişinin adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılır ve imzası alınır. Ancak bu kişiler imzadan veya tebellüğden imtina ederse, tebligat 21. Maddeye göre yapılır. Tebligat, yukarıdaki maddelerde belirtilen kişilere yapıldığında o gün; 21. Maddeye göre yapıldığında ise ihbarnamenin kapıya yapıştırılmasından itibaren on beş gün sonra yapılmış sayılır.
“Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmaması halinde, hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazarak tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalatmak suretiyle tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunan kişiye vermelidir. Bu kişinin beyanını imzadan kaçınması ve tebliğ evrakını kabul etmemesi halinde, tebliğ memurunca bu husus tutanağa yazılıp imzalanarak tebligat evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amiri veya memurlarına imza karşılığında teslim edilmeli ve teslim edilen kişinin adresini içeren ihbarname gösterilen adresin kapısına yapıştırılmalıdır.” (Yargıtay HGK 2020/15-548 E, 2021/279 K)
“Tebligatta dağıtıcının isim, imza ve sicil numarası ile muhtarın kaşesi ile imzası yer almaktadır. Tebligatta muhatabın adreste bulunmama sebebi, tevziat saatlerinde dönüp dönmeyeceği belirtilmeden tebliğ işlemi yapıldığından, yukarıdaki yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekir.” (Yargıtay 12. HD. 2013/17316 E, 2013/24761 K)
MERNİS Adresine Tebligat
Muhatabın bilinen son adresine yapılan tebliğ gerçekleştirilememişse, bu durumda adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine, 21/2. Madde uyarınca doğrudan tebligat yapılmalıdır.
“Muhatabın bilinen son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine ‘Mernis adresi’ şerhi verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/2. Maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması yeterli olup, öncelikle bu adrese normal tebligat çıkartılması gerekmemektedir.” (20.04.2021 tarih ve 31460 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yargıtay İBBGKK 2019/2 E. 2020/3 K. 20/11/2020 T. kararı)
Tüzel Kişilerin Ticaret Sicile Kayıtlı Adreslerine Yapılan Tebligatın “Tanınmıyor” Şerhiyle İade Edilmesi Usulsüz Olup Bu Tebligata Dayanılarak 35. Maddeye Göre Yapılan Tebligat da Usulsüzdür
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/1. ve 35/2. maddelerinde, kendisine veya adresine daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılan kimsenin adresini değiştirmesi durumunda bunu kaza merciine bildirmeye mecbur olduğunu, bildirmediği taktirde eski adresinin esas alınacağını ve tebliğ evrakının bir nüshasının bu adresin kapısına asılacağı ifade edilir. 35/4. maddesinde ise, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adreslerin esas alınacağından aynı hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da yer verildiği üzere 35/4. maddeye göre tebligat yapılabilmesi için öncelikle ticaret sicile kayıtlı adrese yapılan tebligatın adresin kapalı olması veya muhatabın adresten taşınmış olması nedeniyle iade edilmesi zorunludur. Tüzel kişilerin ticaret sicilde kayıtlı olan adresine gönderilen tebligatın “tanınmıyor” şerhiyle dönmesi bu madde hükümleri gereği usulsüz olacağından, “tanınmıyor” şerhiyle dönen tebligat esas alınarak 35’e göre yapılan tebligat da usulsüzdür.
Borçlu şirkete gönderilen satış ilanı tebligatının “..adreste tanınmıyor” şerhiyle iade edildiği, bu tebliğ işlemi dikkate alınarak satış ilanı ve kıymet takdir raporunun TK 35. maddeye göre tebliğ edildiği, borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu gözönüne alındığında iade edilen tebligatın; “..adreste tanınmıyor” şerhi ile iadesinin usulsüz olduğu ve bu tebligat esas alınarak TK'nın 35/4. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı yönündeki İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi saptaması isabetli olmakla birlikte yukarıda izah edildiği üzere değişen içtihadımız gereğince muhammen bedelin üzerinde satış olması halinde dahi bu hususun fesih sebebi olarak nazara alınması gerektiği nedenle 312 Ada 505 Parselde kayıtlı 19 numaralı bağımsız bölüm yönünden de ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 12. HD. T:23.01.2024. E:2023/9578, K:2024/701).
VEKİLLE TAKİP EDİLEN İŞLERDE TEBLİGAT
Kanun’un 11. ve Yönetmelik’in 18. Maddesinde hükmolunduğu üzere, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat, vekile yapılır. Ancak, hangi işlerin vekil vasıtasıyla takip edilen işlerden sayılabileceği konusunda mevzuatta genel bir hüküm bulunmadığından, uygulamada Yargıtay’ın güncel içtihatlarına başvurmak büyük önem taşımaktadır.
Takip İlama Dayanıyorsa Tebligat Vekile Yapılmalıdır
İlamlı bir icra takibinde, ilamda tarafın vekille temsil edilmesi halinde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Vekil yerine asıla yapılan tebligat usulsüzdür.
“Somut olayda; borçlu vekili şikayetinde boşanma ilamında vekil olduğu halde icra takibinde asile çıkarılan icra emri tebligatının kendisine yapılması gerektiği sebebiyle iptalini istemiştir. Asile yapılan tebligatın iptali gerekmez ise de vekile de tebligat çıkartılması gerektiği yönünde şikayetin kabulü gerekirken şikayetin reddi doğru değildir.” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/7148 E 2016/9420 K)
İtiraz Vekil Marifetiyle Yapılmışsa, Ödeme Emri de Vekile Tebliğ Edilmelidir
Yetkisizlik nedeniyle vekil aracılığıyla yapılan itiraz sonucunda yetkili yere gönderilen dosyada, ödeme emrinin de vekile tebliği gerekmektedir.
“Şikayete konu takip, yetkisiz icra dairesinde başlatılan takibin devamı niteliğinde olup, yetkisiz icra dairesinde borca itiraz aşamasında vekalet sunmak suretiyle borçlunun vekili olan avukatın yetkili icra dairesinde devam eden takipte ayrıca bir vekaletname sunması gerekli olmayıp, icra dosyasına sunulan bir azilname ya da istifa da söz konusu olmadığından borçlunun takipte vekille temsil edildiğinin kabulü̈ gerekir.” (Yargıtay 12. HD., E. 2016/11276 K. 2017/2460 T. 22.2.2017)
İtirazın Kaldırılması Dilekçesinde Tebligat Vekile Yapılmalıdır
İtirazın kaldırılması yargılaması, takip hukukuna sıkı sıkıya bağlı olduğundan, başka bir deyişle “icra takibinin bir aşaması” olduğundan, eğer takibe itiraz vekil aracılığıyla yapılmışsa, itirazın kaldırılması dilekçesi de borçlunun vekiline tebliğ edilir.
“Mahkemece, ödeme emrine itiraz dilekçesi ile birlikte ibraz edilen vekaletname gereğince borçlu vekiline usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak vekil huzurunda yargılama yapılıp, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davalı asile yapılan tebligat ile taraf teşkilinin sağlanmasının kabulü ile savunma hakkı kısıtlanarak işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/5224 E 2018/10936 K)
İtirazın İptali Davasında Tebligat Asile Tebliğ Edilmelidir
İtirazın iptali davası, takip hukukuna ilişkin bir şikayet veya itiraz olmayıp, genel mahkemelerde HMK hükümlerine göre açılan bir hukuk davasıdır. Bu davada, itirazın usulüne uygunluğu değil, aynı zamanda takibe konu alacağın haklılığı da değerlendirilir. Bu nedenle dava dilekçesi, asile tebliğ edilmelidir.
“O halde itirazın iptali davası genel hükümlere göre açılarak sonuçlandırılan bir dava olup, takip hukukuna ilişkin bir şikayet veya itiraz olmadığından, HMK’nın emredici nitelikteki 76, 119/1-ç, 122 ve 317. Maddeleri gereğince dava dilekçesinin, icra dosyasında müvekkili borçlu adına itiraz edilen vekile değil, asıla tebliğ edilmesi gerekir.” (Yargıtay İBBGKK 2021/1 E 2022/3 K)
Birden Fazla Vekil Olması Durumunda Tebligat
Vekaletname kapsamında birden fazla vekilin yetkilendirildiği durumlarda, davayı fiilen takip eden vekile tebligat yapılması esastır. Vekaletnamede ismi yazılı olsa da davayı hiç takip etmeyen vekile yapılan tebligat, savunma hakkını kısıtlar nitelikte olduğundan usulsüzdür.
“Mahkemece gerekçeli karar başlığında Avukat ... ‘vekil’ olarak gösterilmesine rağmen gerekçeli karar ve temyiz harcı yatırılmasına ilişkin muhtıranın vekaletnamede ismi olan, ancak, davayı hiç takip etmeyen Avukat ...’a tebliğ edilmiştir. Her ne kadar vekalette ismi olsa da, bu tebligatın talep eden yerine, davayı takip etmeyen Avukat ...’a yapılmasının usulsüz olduğu kabul edilmelidir.” (Yargıtay 9. H.D. 2020/7176 E 2020/19662 K)
Dosyaya mübrez vekaletnamede birden fazla vekilin yetkilendirildiği hallerde, vekillerden birinin çekilmesi veya azledilmesi durumunda diğer vekillerin yetkisi devam eder. Tüm vekillerin istifa ettiğine veya azledildiğine dair bir kayıt bulunmadıkça, tebligatın doğrudan asile yapılması usule aykırıdır.
“Vekillikten çekilme dilekçesi sunan Avukat ...dışında vekaletnamede ... ve iki farklı avukat daha vekil olarak yer almaktadır. Dosya ile UYAP kayıtlarında bu vekillerin vekillikten çekildiğine veya azledildiğine dair herhangi bir dilekçe veya belge bulunmamaktadır… vekil yerine davalı Şirkete yazılı şekilde tebliğinin yapılarak hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olmuştur” (Yargıtay 9. H.D. 2022/10615 E. 2022/10571K.)
İstifa Dilekçesi Asile Tebliğ Edilmediği Sürece Tebligat Vekile Yapılmalıdır
UYAP üzerinden sunulan vekillikten çekilme dilekçesinin asile tebliğ edilmemesi halinde, vekillik vazifesi sona ermiş sayılmaz. Bu sebeple vekilin yaptığı tebliğ iadesi geçersiz sayılır.
“Bununla birlikte, … borçlu vekilliğinin sona erdiğini belirtilerek tebligat iade edilmiş ise sde, dosya içeriğinde bu dilekçenin asıla tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmamaktadır. Bu durumda Av M.Ç.'ın borçlu vekili olarak görevinin devam ettiği anlaşıldığından ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay HGK 2022/12-652 E 2023/643 K)
UYAP’tan Vekil Kaydı Yapılması Durumunda Vekil Tebliğin İçeriğini Öğrenmiş Sayılır
UYAP üzerinden dosyaya sunulan vekaletname icra müdürlüğü tarafından onaylandığı tarihten itibaren tüm evraklara erişim hakkı kazanılacağından, vekil tebliği öğrenmiş sayılır.
“UYAP sorgu sisteminden yapılan incelemede ise; borçlu vekili Av ...’ın 04.05.2018 tarihinde takip dosyasına vekaletname sunduğu, vekaletnameyi aynı tarihte harçlandırdığı, icra müdürlüğü tarafından vekaletnamenin 07.05.2018 tarihinde onaylandığı, bu tarihten itibaren borçlu vekilinin Uyap sorgu sisteminde bulunan tüm evraklara erişim imkanı elde ettiği, itirazın ise yasal 7 günlük itiraz süresinden sonra, yani 11.06.2018 tarihinde yapıldığı görülmektedir.”
(Yargıtay 12. H.D. 2019/11629 E 2020/3376 K)
ELEKTRONİK TEBLİGAT
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde elektronik tebligat yapılması zorunlu olan kişiler belirtilmiştir. Bu kişiler, kendilerine yapılacak tebligatların elektronik ortamda yapılmasını sağlamak amacıyla elektronik tebligat adresi almak zorundadırlar. Elektronik tebligatlarla ilgili dikkat edilmesi gereken başlıca hususlara ilişkin kararlar aşağıda verilmiştir.
Kep Adresine Yapılan Tebligat Yok Hükmündedir
“Tebligat Kanunu 7/a-1/7 maddesi kapsamında davacı şirketin özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve kanunun 7/a maddesi tebligatın elektronik yolla yapılmasını zorunlu kılmakla; KEP adresine yapılan tebligat yok hükmündedir.” Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2022/1029, K: 2022/7598, T: 21.06.2022)
Elektronik Tebligat Adresi Olmayan Avukata Normal Tebligat Yapılabilir
“..baroya kayıtlı avukat olarak kendisine elektronik tebligat yapılması zorunlu ise de gerekçeli kararın tebliği tarihi itibarıyla elektronik tebligat adresi bulunmadığından elektronik tebligat yapma imkanı olmadığı dikkate alındığında bu zorunlu sebepten … anlaşılmakla klasik usulle yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu söylenemez.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2023/657 Esas 2024/41 Karar)
Şahsi Borç İçin E-Tebligat Yapılamaz
“Somut olayda, şikayet eden Suzan Y.’nin icra dosyasında ve işbu dosyada bilirkişi olarak yer almayıp takip dosyasının borçlusu olarak yer aldığı… buna göre ödeme emrinin e-tebligat olarak yapılamayacağı anlaşılmış olup…” (Yargıtay 12. H.D. 2021/971 E 2921/5537 K)
Tebligat Alıcı Tarafından Açılsa Dahi Beşinci Gün Sonunda Okundu Sayılır
“11.03.2020 tarihinde muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştırmış olup, elektronik yolla tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağından BAM kararının 16.03.2020 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edildiği…” (Yargıtay HGK 2020/12-547 E 2020/924 K)
TEBLİGAT YOKLUĞU ve USULSÜZ TEBLİGAT
Tebligat yokluğu ile usulsüz tebligat arasındaki fark, yazılı bildirim ve belgelendirme unsurlarında eksiklik olduğunda tebligat yokluğu söz konusu olurken; bu unsurlar tam olsa da kanuna aykırı bir şekilde yapılan tebligat ise usulsüz tebliğ olarak değerlendirilir. Bu iki durum da hukuki sonuçları bakımından farklılık gösterir.
Yukarıda sıklıkla örnek verilen yargı kararlarından da anlaşılacağı üzere usulsüz tebligatta, “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.” (T.K. m.32)
Ancak tebligat yokluğunda, başka bir deyişle “yok hükmünde tebligatta” muhatap tebliğden haberdar olsa dahi hukuki sonuç doğurmaz. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2024/857 E. 2024/5782 K. sayılı ilamında, elektronik ortamda yapılması gereken tebligatın fiziki ortamda yapılması halinde, muhatabın öğrenme tarihinin belirtilmesinin dahi hukuki sonuç doğurmayacağına hükmedilmiştir.
Sonuç
Bu çalışmada, uygulamada sıkça karşılaşılan usulsüz tebligat halleri ele alınmıştır. Tebligat adresinin belirlenmesi, şerh ve ihbar yükümlülükleri, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunluluğu, elektronik tebligat uygulamalarında yaşanan aksaklıklar ve usulsüzlüklerin tespitine ilişkin temel noktalar incelenmiş; bu kapsamda uygulayıcıların karşılaştığı sorunlara dikkat çekilmiştir.
Saygılarımızla
VB Partners
blog.disclaimer.title
blog.disclaimer.content legal.disclaimer